Yasin, Ya-Sin hitabı ile başladığı için bu adı almıştır.
Yasin suresini sanıyorum hepiniz duymuşsunuzdur. Evlerinizde Pazartesi ve perşembe akşamları ölmüşlerimizin ruhu için Yasin okunur. Ağır hastaların ve ölmek üzere olan kiŞilerin baŞucunda Yasin okunur. Mezarlıkta, ölülerin gömülmesinden sonra ve kabir ziyaretlerinde Yasin okunur. Olmasını çok arzu ettiğimiz işler için Yasin adarız. O işlerin olmasından önce sonra Yasin okuruz.
Bunların hepsi nereden kaynaklanıyor acaba? Yasin suresine diğer sureler arasında farklı bir önem verilmesinin sebebi nedir? Önce bunu inceleyelim.
Önce şunu hatırda tutmalıyız. Surelerin hepsi, hatta ayetlerin hepsi, Yüce Allah'tan vahiy yolu ile gelen haberler ve öğütlerdir. Bu açıdan hepsi eşit değerdedir, hepsi aynı derecede önemlidir.
Bununla birlikte surelerden bazıları, içlerinde yer alan anlamlara göre diğerlerinden farklı muamele görmüşlerdir. Mesela Fatiha suresi 'Qur'an'ın Anası' diye anılır. Qur'an'ın bütünü onda özetlenmiş gibidir. Nasıl evlat anneden doğuyorsa, annenin rehberliğinde yaşıyorsa, Qur'an'ın diğer sureleri de Fatiha'nın rehberliğinde gibidir.
İhlas suresi, İslam dininin, bütün dinlerden farklı ve üstün yanını, Yüce Allah'ın doğmamış ve doğurmamış, eşi benzeri olmayan oluşunu anlattığı için, Qur'an'ın üçte birine denk sayılır. Üç ihlas bir Fatiha okununca Qur'an'ın bütünü okunmuş gibi bir bilgi bütünü elde edilir. Geleneğimizde üç ihlas bir Fatiha okuma geleneği vardır. Bunu herkes bilir.
Yasin suresi de, böyle, toplayıcı özelliği olan bir suredir. Fatiha'da ve İhlas'da özetle ifade edilmiŞ olan ilkeler, Yasin'de örneklerle açıklanmıştır. Fatiha'yı ve İhlas'ı bilen bir kimse Yasin'i okursa, bilgisi artar, anlayışı genişler, o kimse artık. İslam dininin bütün diğer konularını anlayacak hale gelir.
Yasin suresi için Peygamberimiz Şöyle söylemiŞtir:
'Her şeyin bir kalbi vardır, Qur'an'ın kalbi Yasin'dir.'
Qur'an'ı açıklayanlar, tefsirciler şöyle söylemişlerdir: 'Kalb, canlı varlıklarda duygunun ve heyecanın merkezidir. Yasin suresi de Qur'anda ki dini heyecanın merkezidir.'
ªimdi biraz da surenin içinde neler var, onu inceleyelim.
Yasin suresi genelde ölüler ile ölmek üzere olanlar için okunuyor ya.. bunun elbette bir sebebi vardır. Fakat bu sebeb ölülerle değil, dirilerle ilgilidir. Yasin suresini, ölülelerin veya ölmek üzere olanların başında okuyacak olan kimseler, diri ve sağlıklı olanlardır. Onların bu konuyu bilmeleri gerekir, öyle değil mi? Surenin kendisi bize öğretiyor ki, suretlerde verilmiş olan bilgiler, ölüler için değil diriler içindir.
İlk ayetlerin anlamı şöyledir:
'Yasin! Qur'an'ı Hakim'e andolsun ki, sen doru yol üzerine gönderilmiş peygamberlerdensin. Bu, babaları uyarılmadığından gafil kalmış bir milleti uyarman için güçlü ve merhametli Allah'ın indirdiği Qur'an'dır.' (Ayet 1-6)
Daha sonra ayetlerde, uyarılmanın ve bilgilendirmenin diriler için olduğunu okuruz. Ayetlerin anlamı şöyledir:
'Biz, Peygamber'e şiir öğretmedik. Zaten bu ona gerekmezdi. Qur'an bir öğüttür, apaçık örneklerle uyarıdır. Qur'an'ın görevi, diri olan kimseleri uyarmak ve inanmayanların yanılgılarını ortaya çıkarmaktır.' (Ayet 69-70)
Sevgili Çocuklar, Peygamberimiz vahiyleri alıp, bunlarla insanları uyarmaya çalışırken, inananlar olduğu gibi, inanmayanlar da oluyordu. İnanmayanlar, inanmamakla kalmıyor, Peygamber ile ve inananlarla alay ediyorlardı. Peygamberimiz bu duruma çok üzülüyordu. Qur'an ile vahyolunan bilgiler o kadar açık seçik gerçeklerdi ki, insanların onlara inanmaması şaşırtıcıydı. Acaba kendisini peygamberliğin gerektirdiği gibi davranamıyordu.
Yüce Allah, Peygamberimiz'i, Qur'an'a yemin ederek teselli etmiştir. Onun gerçek peygamber olduğunu, bütün daha önceki Peygamber gibi, insanları, doğru yola götürerek bilgilerle eğitmek üzere seçilmiş olduğunu kesinlikle bildirmiştir.
Öyleyse insanların hepsi ona niçin inanmıyorlardı? Yüce Allah bunun sebebini örneklerle bildirmiŞtir: Böyle kimselerin ataları da peygamberlere inanmamışlardı, peygamberlerle alay etmişlerdi. Aradan geçen süre içinde, vahiy terbiyesinden o kadar uzak kaldılar ki, kalpleri katılaştı. Algıdan ve duygudan uzak, sözde insanlar olarak yetiştiler. Böyle insanları eğitmek çok zordur.
Qur'an'ın görevi algı ve duygu kabiliyetlerini kaybetmiş olan, yani gerçekten yaşayan, diri olan insanları uyarmak ve onları yüksek kabiliyetlere erdirmektir.
Her insan gerçekten diri değildir. Yaşamanın gereği, baktığını görmek, gördüğünü anlamak, anladığının üzerinde düşünmektir. Ancak bu yolla ilerleme sağlanabilir, hayat seviyesi de yükselebilir.
Böyle yaşamayan insanların ölüden farkı yoktur. Onların yaşaması ile yaşamaması birşeyi değiştirmez. Qur'an'ın şiir olmadığını, sadece öğüt olduğunun bildirilmesinden de şunu anlıyoruz.
Qur'an'la verilen bilgileri algılayıp, onlarla duygulanmayan, üzerinde düşünerek Qur'an'ın asıl amacını anlamayan kimseler, Qur'an'ın insanlar üzerindeki olumlu etkisini, ondaki şiir özelliği ile aöıklamak istiyorlardı. Qur'an bir edebiyat eseridir, insanlar onu dinlerken etkileniyorlar, diyorlardı. Onlar Qur'an'ın çok etkili, ahenkli, kolay okunur özelliğine takılıyorlardı. Halbuki bu özellikler Qur'an'ın amacı değildi, sadece amacını gerçekleştirmede kullandığı araçlardı.
Amaç, insanların hayat ve ölüm üzerinde düşünmelerini sağlamaktı. Niçin varız? Herşey niçin vardır? Ölüm nedir? Ölenler ne oluyor?
Görünüşte hepimiz ellerimizle yetiştirdiğimiz ürünlerden giyiyoruz ve kullanıyoruz. Fakat bu ürünlerin özleri, tohumları, maddeleri nereden geliyor acaba? Bunlar yok iken nasıl var oldular?
Bunları düşünüp akıl erdirenlerle, düşünmeyip akıl erdirmek isteyenler arasında çok fark vardır. Düşünüp akıl erdirmek istemeyenler ise, önlerine çıkan fırsatı geri itmenin yollarını ararlar.
47-80. Ayetlerden şu anlamda öğüt ve uyarılar alırız:
'Çürümüş kemikleri kim yaratacak diye bize mİsal vermeye kalkarlar. Sen de deki: onları ilk defa yaratan diriltecektir. O, her türlü yaratmayı bilendir. Yaş ağaçtan size ateş çıkarandır; ondan ateş yakarsınız. Gökleri ve yeri yaratan, kendilerinin benzerini yaratmaya kadir olmaz mı? Elbette olur. Çünkü O, yaratan ve bilendir.'
Bütün bunların her gün, her saat düşünülmesi gerekiyor. Bunları düşündüren Yasin suresi de sık sık okunuyor ki, insanlar unutmasınlar. Ölmek üzere olanların yanında Yasin okunuyor ki,o insanlar ölmekle hayatın bitmediğini hatırlasınlar ve rahat ölsünler. Çevresindekiler de onun yok olup gitmeyeceğini hatırlasınlar da teselli bulsunlar.
MİHMANDAR
14.11.2007 tarhinden bu güne kadar 162216 ziyaretçi (413095 klik) kişi burdaydı!
Bir kişinin veya bir eserin bu sitede bulunması, bu siteyi hazırlayanların bu kişiyi desteklediği anlamına gelmez. Bu sitenin amacı bu eserleri kullanıcılarının değerlendirmesine sunabilmektir. Sahibinin herhangi bir isteği olursa, eser siteden derhal kaldırılacaktır.
