tiyatrom kardelen
PAYLAŞMAK GÜZELDİR  
  ANA SAYFA
  MÜZİĞİM
  TİYARO TARİHİ
  TİYATRO TERİMLERİ
  DİKSİYON EĞİTİMİ
  => diksiyon egitimi2
  => diksiyon egitimi3
  => diksiyon egitimi4
  => diksiyon egitimi5
  SES EFEKTLERI
  TİRATLAR
  OYUN METİNLERİ
  TIYATRO KITAPLARI
  GELENEKSEL OYUNLAR
  ORTAOYUNU VE KARAGÖZ
  NASREDDİN HOCA
  BUNLARI BİLİYORMUSUNUZ
  PORTRELER
  EBRU SANATI
  EBRU SANATI VİDEOLARI
  USTA ELLER
  ATATÜRK'E GÖRE...
  YAZARLARDAN
  ŞİİRLER
  LÜTFEN OKU
  RESİMLER
  KELEBEĞİN KALBİ
  FİLM İZLE
  TUGRALAR
  2007-2008 SEZONU DT.OYUNLARI
  EN İYİ 10 TÜRK FİLMİ
  TİYATRO SİTELERİ
  ANA SAYFA HABERLERİ
  USTA TİYATROCULAR
  TÜRK HALK MÜZİĞİ ÇALGILARI
  NAMAZ VAKİTLERİ
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  ZİYARETÇİ SAYISI
  Gönül Dostları.. SİTENİZİ EKLEYİNİZ
  BANNERLERİMİZ
Ne yapsalar boş........................
göklerden gelen bir karar vardır
diksiyon egitimi3



a. VURGU
Bir hecenin diğer hecelere, bir kelimenin diğer kelimelere göre daha etkin söylenmesine denir. Hatta, bir cümlenin diğer cümlelere göre daha şiddetli söylenmesi de vurguyla ilgilidir.
Duygularımızı daha iyi canlandırmak, düşüncelerimizin daha kolay anlaşılmasını sağlamak, dinleyenleri etkileyebilmek için konuşmalarımızda sesimiz yer yer alçalır, yükselir. Hecenin diğer hecelerden, kelimenin diğer kelimelerden daha baskılı söylenmesine, okunmasına Vurgu denir. Vurgu, anlatılanların değerini, önemini artırır; dinleyenlerin dikkatini, canlı ve uyanık tutar, ilgisini çeker. Söz, vurgu ile müzik güzelliği kazanır.
Vurgusuz konuşma; cansız, etkisiz, sıkıcı, bozuk bir konuşmadır. Güzel konuşma, bir yönüyle vurgulu konuşmadır.
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 238)



b. VURGU ÇEŞİTLERİ

(1) Yapay Vurgu: Konuşana ve kullanışa göre değişen vurgu-dur.
(a) Pekiştirme Vurgusu: Duygu ve düşüncenin şiddetini ifade eder.
(b) Ahenk Vurgusu: Daha çok hitabet ve şiir okuma sırasında başvurulan, sözün tesir ve ahengini artıran vurgudur.

(2) Doğal Vurgu: Konuşana ve kullanışa göre değişmeyen, herkesçe uyulması gereken zorunlu vurgudur. Dilin yapısı ve anlamı ile doğrudan doğruya ilgilidir.
Doğal vurguyu yanlış kullanan, Türkçe konuşmuş sayılmaz. Doğal vurgu yönünden Türkçe; mülâyim bir dildir. Vurgulu ve vurgusuz heceler arasında fazla şiddet farkı yoktur. Bu bakımdan vurgulu hece, kolayca fark edilmez.
(Z. KORKMAZ - A. C. ERCİLASUN - İ. PARLATIR, Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri, s. 82 / 83)

Üç türlü doğal vurgu vardır:
(1) Kelime vurgusu
(2) Grup vurgusu
(3) Cümle vurgusu

Yukarıdaki doğal vurgu çeşitlerinden, özellikle “Kelime Vurgusu” üzerinde durmalıyız.

KELİME VURGUSU: Türkçe, yumuşak vurgulu bir dildir. Bazen kelimenin hangi hecesinde vurgu olduğu sezilemez. Türkçe kelimelerde vurgu, genellikle son hecededir. Bazı kelimelerde ise vurgu, ilk heceye ya da ortadaki heceye geçebilir.

Son hecesinde vurgu görülmeyen kelimeler ve sebepleri:
(ı) Yer adları:Türkiye, Ankara,İzmir, Almanya, Münih vb.
(Sonu "stan" la biten kelimelerde vurgu son hecededir: Türkistan, Pakistan, Kazakistan vb.)
(ıı) Zarf olarak kullanılan kelimelerin çoğu:şimdi, yarın, demin, hâlâ, yine, tekrar, artık, önce, sonra, öğleyin, kurnazca, ahmakça, zorla, şöyle vb.
(ııı) Birçok ünlemler ve ünlem olarak kullanılan kelimeler: haydi, işte, elbette, baba, arkadaş, beyefendi vb.
(ıv) Dil adları: Türkçe, Arapça, Farsça, Almanca, Fransızca vb.
(v) "-leyin" eki almış kelimeler: sabahleyin, akşamleyin vb.
(vı) "-gil" eki almış kelimeler: babamgil, amcamgil vb.
(vıı) "-ma, -me" olumsuzluk eki almış fiilleer: gitmemek, oturmamak, istemeyecek, konuşmamak, getirmiyor vb.
(Z. KORKMAZ - A. B. ERCİLASUN - İ. PARLATIR, Türk Dili ve Kompozisyon Bilgileri, s. 82 - 86)

Vurgu değişince anlamı da değişen bazı kelimelere örnekler:
Kurtuluş: (Ankara'da bir semt)
Kurtuluş: (Kurtulma, bağımsızlık)

Kartal: (İstanbul'da bir semt)
kartal: (Bir kuş cinsi)

yalnız: (Bağlama edatı)
yalnız: (Sıfat ya da zarf. Örnek: Yalnız Efe)

Aşağıdaki, İstiklâl Marşı'nda koyu yazılan hece ve kelimeler vurguludur:

İSTİKLÂL MARŞI

Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak,
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayım, çehreni, ey naz hilâl,
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl.
Mehmet Âkif ERSOY

13. KONUŞMA ÇEŞİTLERİ

a. Karşılıklı Konuşmalar:
* Günlük konuşma.
* Sohbet.
* Tanışma ve tanıştırma konuşması.
* Bir soruya karşılık verirken yapılan konuşma.
* Kutlama konuşması.
* Özür dileme konuşması.
* Yol sorarken yapılan konuşma.
* Telefonla konuşma.
* Büyüklerle, görevlilerle konuşma vb.

b. Topluluk Karşısında Konuşma:
* Toplu konuşma.
* Hikâye, masal anlatma.
* Anı, olay anlatma.
* Duyuru yapma.
* Bir topluluğa birini tanıtma konuşması.
* Bir iş yerinin açılış konuşması.
* Temel atma konuşması.
* Bir aleti tanıtma konuşması.
* İş teklifi konuşması.
* Bir grubun, derneğin, kurumun sözcülüğü konuşması.
* Kitap, sanat ya da mimarî eseri tanıtma konuşması.
* Konferans konuşması vb.

c. Toplantı Konuşması:
* Açık oturumda yapılan konuşma.
* Panelde yapılan konuşma.
* Kitle tartışmasında (forum) yapılan konuşma.
* Sempozyumda yapılan konuşma vb.
(S. SARICA - M. GÜN-DÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 217 - 220)

14. HAZIRLIKSIZ KONUŞMA

Söylenecek sözlerin plânını yapmak için zamanın bulunmadığı, ansızın yapılan konuşmalar, hazırlıksız konuşmalardır. Öğretmenin, öğrenciye yönelik sorduğu soruların cevaplanması sırasında yapılan konuşma hazırlıksız konuşmaya örnektir. Ayrıca, toplumsal ilişkilerde ihtiyaç doğduğunda yapılması gereken konuşmalar da hazırlıksız konuşmalardır.
Hazırlıksız konuşma için, önceden bilgi ve deneyim gerekmektedir. Eğer konuyla, olayla vb. durumlarla ilgili önceden bulunması gereken bilgi ve gözlemler yoksa, hazırlıksız konuşma yapılamaz.

Örnekler:
İki insanın arasını bulmak için yapılan konuşmalar.
Miting kürsülerinde anîden yapılması gereken konuşmalar.
Trafik kazalarında şahit durumundaki insan tarafından kazanın boyu-tunu ortaya koyan konuşmalar.

15. HAZIRLIKLI KONUŞMA

Plân doğrultusunda yapılan konuşmalardır. En az birkaç saat, mümkünse birkaç gün, hatta birkaç hafta öncesinden tasarlanılarak yapılan konuş-ma türleridir.

Hazırlıklı konuşma türüne örnekler:
Öğretmenin ya da öğrencinin anlattığı ders.
Bilimsel herhangi bir konu hakkında verilen konferans konuşması.
Kitle önünde yapılacak bir nutuk.
Grup ya da sınıf içinde önceden plânlanan bir konu üzerinde tartışma ya da münazara.
Güncel olay ve konularla ilgili yapılan açık oturum.
Sempozyum bildirisi (tebliği).
Panel konuşması vb.

16. SÖZLÜ ANLATIM TÜRLERİ

a. BİLİMSEL TOPLANTILAR

1- KONFERANS

Hazırlıklı ve plânlı konuşma türlerindendir. Herhangi bir bilimsel alanda, topluluk karşısında yapılan konuşmalara Konferans denir. Konferansı verecek kişi, kelimelerin telaffuzuna, (diksiyona) ve dil bilgisi kurallarına dikkat etmelidir. Verilmek istenen düşünceler; açık, anlaşılır ve orijinal olmalıdır.

Konferans verilirken konuşmacı, yazdıklarını kâğıttan okumamalıdır. Sanki, söyleşi yapıyormuş gibi konuşmalıdır. Arada sırada, yeri geldiğinde kâğıda bakmalıdır. Konuşmacı, gözlerini dinleyicilerin üzerine çevirmeli, böylece onların kendisini ilgiyle izlemelerini sağlamalıdır. Ayrıca, konuşmacı; temiz giyinmeli, ciddî olmalı, kibar davranmalı, güzel konuşmalıdır. Ses tonunu yerine göre ayarlamalı, vurguyu iyi yapmalıdır. Konferans verilmeden önce, bir başkası konferansçıyı bütün özellikleriyle dinleyicilere tanıtmalıdır.
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 276)

Konuşmacı; dinleyicileri sıkıcı ve bıktırıcı söz ve tavırlardan uzak durmalıdır. Ayrıca, el, yüz ve vücut hareketlerini konunun anlamına uygun olarak yerinde ve uyumlu yapmak zorundadır. Hatiplik yeteneği olmayan konuşmacıların, vereceği konferansın etkisiz ve başarısız olacağı da unutulmamalıdır.

Konferansta dikkat edilecek bir diğer özellik de zamana uymaktır. Bir saati aşan konferansların dinleyici üzerinde etkisinin azaldığı bir gerçektir. Konferansçı, bu gerçeğe dikkat etmeli, bir saatten az bir sürede konferansını bitirmelidir. Ayrıca, konferansçı; yersiz, taşkın el ve kol hareketlerinin konuşmanın değerini düşürdüğünü unutmamalıdır.
(K. GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s. 29)

Konferans hazırlanırken öncelikle yapılması gereken iş, konferansın sunulacağı konuda geniş bir kaynak taramasına girişmek olacaktır. İncelenecek konuda ansiklopedilerden başlayarak değişik yazı ve incelemeler gözden geçirilmeli, böylelikle sağlam ve derli toplu bir malzeme hazırlanmalıdır. Bu malzemeye konferansçı kendi görüş ve düşüncelerini de katarak öncelikle konferansın plânını düzenlemelidir.

Bilimsel toplantılarda söylenen ve akademik hitabet türüne giren söylevler (nutuklar) de konferans sayılır.
(H. F. GÖZLER, Türkçe ve Edebiyat Bilgileri, s. 549)

Konferans plânı şöyle düzenlenebilir:
(a) Hitap cümlesi.
(b) Konunun sunuluşu.
(c) Konferansın amacı.
(ç) Konunun açılması ve anlatılması.
(d) Sonuç.
(e) Sorular ve cevaplar.
Konuşmaya, konferansı düzenleyenlere ve dinleyicilere saygı bildiren ve iltifat edici sözlerle başlanmalıdır. Sonra konunun çerçevesi çizilmeli ve ortaya konmalıdır. Bundan sonra konuşmacı, amacına göre konusunu açmalı, o konudaki çeşitli görüşleri kırıcı ve tahkir edici olmayan ifadelerle belirtmelidir.
Konuşmacı, bayağı ve argo sözler kullanmaktan kaçınmalıdır. Zaman zaman canlı örnekler ve fıkralarla, konuşma tarzının değiştirilmesiyle, ses tonuna verilecek iniş ve çıkışlarla dinleyicilerin dikkatini ve ilgisini uyanık tutmaya çalışmalıdır.

Konferansta bir konunun bütün yönlerinin ve ayrıntılarının verilme-sinin mümkün olmadığı unutulmamalıdır. Konuyu fazla dağıtmak, dinleyicinin konuşmayı takip edememesine neden olur. Çok fazla ayrıntı, herkesi aynı ölçüde ilgilendirmeyeceği için dinleyiciyi sıkar.

Konferans, anlatılanların kısaca özetlenmesi, maksadın verilmesi ve dinleyicilere saygı ve iltifat eden sözlerle bitirilmelidir. Sorulacak sorular da kısaca ve soranı incitmeden cevaplanmalıdır.

2- KOLLOKYUM
Belirli bir konuyu aydınlatmak amacıyla, bilim adamı ve araştırıcıların bir araya geldikleri ve konunun bir bilim adamı ya da ekip tarafından sunulduğu ve tartışıldığı toplantıdır.

3- KURS
Belirli bir konuyu, bu konuda yetişeceklere öğretmek amacıyla yapılan etkinliklerdir.

4- PANEL
Bir konuşmacı grubunun dinleyiciler önünde, genellikle bilimsel, sosyal ya da siyasî bir konuyu tartışmak amacıyla yaptıkları toplu görüşmelerdir.
Panelde bir başkan bulunur. Başkan, konuşmacıların ortasında yer alır. Konuşmacılar, bir masanın çevresinde toplanırlar. Panelde en az üç, en çok altı konuşmacı bulunur. Genellikle, küçük salonda ve az bir dinleyici önünde yapılan panellerde mikrofon bulunmaz. Ama, geniş bir topluluk önünde panel yapılacaksa konuşmacılar, mikrofon kullanmak zorundadır.
Panel tartışması sonunda dinleyiciler, konuşmacılara konuyla ilgili çeşitli sorular sorabilirler.
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 266)

5- SEMİNER
Belirli bir bilim dalındaki gelişmeleri, belli bir bilgi düzeyine sahip kimselere tanıtmak amacıyla düzenlenen ve konunun değişik bölümleri, bu bilim dalında otoritesi ve yeteneği kabul edilen kişiler tarafından açıklanan toplantılardır.

Yüksek öğretim kurumlarında lisans / lisansüstü öğrenci ve öğreticilerin katılımıyla yapılan seminerler, bu tanıtımın dışındadır. Bunlar yüksek öğretim kurumlarında, öğretim üyesinin yönetimi altında, öğrencilerin yaptıkları araştırmalarla ilgili rapor hazırlama, tartışma biçiminde yürütülen toplantılardır.

6- SEMPOZYUM
Belli bir konuyu aydınlatmak amacıyla, bilim adamı ve araştırmacıların bir araya geldikleri ve konuşmacıların konunun belirli bölümlerini sundukları, tartışmalı toplantılardır. Bir başka deyişle; ortaya konan konu hakkında aynı oturumda, çeşitli kişilerin yaptıkları açıklamalı konuşma türüdür.
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 271)

Bildiri sahiplerine ayrılan zaman oldukça kısadır. On dakikalık bir sürede 1500-2000 kelime kullanma şansı vardır. Buna göre, hazırlanacak bildiri, dört sayfayı geçmemelidir. Cümleler, kolay anlaşılır biçimde düzenlenmelidir. Metni yazmadan önce ana başlıklar vurgulanmalıdır. Sunulabilecek yansı sayısı da 5-6 civarında olmalıdır. Ayrıca, bildiri metni, yayımlanmaya uygun biçimde hazırlanmalıdır.

Sempozyumda her konuşma, ayrı bir hazırlıktır, fakat birbirini tamamlayıcı söyleşi ve içtenlik havası vardır. Konuşmalardan sonra konuşmacılar, birbirlerine konu ile ilgili sorular sorabilirler. Böylece sempozyumdan "panel" e geçilir. Daha sonra da tartışmalara seyirciler de katılırsa panelden "forum" a geçilmiş olur. (S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s.271)

Bildiri metni, şu bölümlerden oluşmalıdır :
(a) Giriş: Araştırılan sorunun tanıtılması ve neden bu konunun ele alındığı, çalışmanın diğer çalışmalar arasındaki yeri. (yarım sayfa)

(b) Deney: Malzeme ve yöntemin tanıtımı. (bir sayfa)

(c) Bulgular: Bildirinin en önemli bölümüdür. Dinleyiciler tarafından beklenen yeni bilgi, belge ve önerilerin açıklanması ve tartışılması.
Bildiri, konferans ile büyük ölçüde bir benzerlik gösterir. Bildiri, öncelikle bilimsel bir yazı türüdür. Oysa konferansta, bilimsellik yanında popüler bir hava söz konusudur.

Bildiride her şeyden önce aranan özellik, bilimsel bir yenilik getirmiş olması ve orijinal bir konuyu ele almış bulunmasıdır. Bunun yanında bildiri, bilinen bir konuya yenilik getirme, değişik görüş ve düşüncelerle yeni tezler ortaya koyma, bu tezleri bilimsel delillerle doğrulama ya da bir önceki tezi çürütme gibi özellikleri de bünyesinde taşır.

Bu değerlendirmeye göre, bildiriyi kısaca bilimsel bir konuda yenilik getirmek, orijinal bir buluş ortaya koymak amacıyla kaleme alınmış bir yazı türü olarak tanımlamak yerinde olacaktır.

Bildiri de konferans gibi bir dinleyici topluluğu önünde okunur. Ancak bildirinin sunulduğu topluluk, o konuda az çok uzmanlaşmış kişilerden oluşur.
Ayrıca, bildiride de konferans gibi konuşma ve hitap etme becerisi gözetmek gerekir. Konferansta zaman zaman hazırlanan metinden uzaklaşma söz konusu olabilirken bildiride metne bağlı kalma esastır.

Konferansta sözünü ettiğimiz konuşmanın bitiminde yer alan soru ve cevap bölümü, bildiride konu çerçevesinde tartışma olarak ayrı bir özellik gösterir.
Bildiriler, genellikle yayımlanan bir yazı türüdür. Bazen yabancı dillerde de yayımlanabilir.

Bildiriler hazırlanırken kullanılan dil, uzmanlık dalının gerektirdiği terimler ve ifade yapısı ile de konferanstan büyük ölçüde farklılık gösterir.
Son olarak, bildiride varılan sonuçlar ve ana noktalar özetlenerek ana düşünce bir kez daha vurgulanmalıdır.

Üzerinde çalışılan metin; aralıklarla gözden geçirilmeli ve gerekli düzeltmeler yapılmalı, konuya hakimiyet sağlanmalıdır. Metnin, kartlara aktarılması daha yararlıdır.

7- AÇIK OTURUM
Konusunda uzman kişilerin bir masa çevresinde toplanarak tartışmasına Açık Oturum denir.

Açık oturumda tartışılacak konu, toplumun tümünü ya da bir bölümünü ilgilendirmelidir.

Açık oturum; bir salonda izleyici önünde ya da televizyon ve radyoda dinleyici önünde yapılmaktadır. Açık oturumda izleyicilerin sorularını almak ve cevaplamak da mümkündür. Bu takdirde açık oturum, "forum" a dönüşmektedir. Televizyon ve radyodan tartışmayı izleyen kişiler, açık oturuma telefon sorularıyla katılabilir.(K. GARİPOĞLU, Kompozisyon Bilgileri, s. 33)
Açık oturum bir "başkan" tarafından yönetilir. Konunun ortaya atılması, giriş konuşmasının yapılması, soruların düzenli olarak sorulması vb. durumlar başkanın idaresinde yapılır. Bu nedenle, başkan, açık oturumdan önce plân yapmak zorundadır. Ayrıca, başkan; tartışma sırasında meydana gelebilecek tatsız ve çirkin saldırıları da önlemelidir. Oturum sonunda ise, ortaya çıkan karşıt ya da aynı düşünceleri özetleyerek oturumun genel değerlendirmesini yapmalıdır. Bu nedenle başkan, açık oturumun temel ögesidir.

Açık oturumda bir yarışma havası yoktur. Başkan, konuyu belirtir, konuşmacıları tanıtır. Ele alınan konu ile ilgili bilgileri verir. Sonra konuşmacılara ara ile sorular yöneltir. Konuşmacılar da görüşlerini belirtirler. Gerekli bilgileri verirler. Bu arada diğer konuşmacılar da konuşmakta olanın sözlerini özenle dinleyip, gerekli notu alırlar. Gerekirse, konuşmacının bazı görüşlerine katılmadıklarını nedenleri ile birlikte belirtirler.
(S. SARICA - M. GÜNDÜZ, Güzel Konuşma Yazma, s. 271)

Oturuma katılacak kişilerin konularında iyi hazırlanmış olmaları açık oturumun kalitesini artırır. Ayrıca, konuşmacıların diğer konuşmacılar ve izleyiciler karşısında saygılı olmaları da çok önemlidir.

 

MİHMANDAR  
 


 
 
 
 
14.11.2007 tarhinden bu güne kadar 162224 ziyaretçi (413108 klik) kişi burdaydı!



   En iyi 10 türk filmi  -  2007-2008 sezonu D.T. Oyunları  -  canlı film izle  -  Oyun Metinleri  -  Tiyatro terimleri  -  Kelebeğin Kalbi  -  Tiyatro Siteleri 

 Ana Sayfa Haberleri  -  Usta Tiyatrocular  -  SİTENİ EKLE  -  Banner ekle  -  Sayaç  -  Namaz Vakitleri 

SUFLOR Bir Kültür ve Sanat Sitesidir  ______________________________ Copyright © SUFLOR.TR.GG - Telif Hakları Adnan KUŞ.' a Aittir.________________________________ 14 / KASIM / 2007


Bir kişinin veya bir eserin bu sitede bulunması, bu siteyi hazırlayanların bu kişiyi desteklediği anlamına gelmez. Bu sitenin amacı bu eserleri kullanıcılarının değerlendirmesine sunabilmektir. Sahibinin herhangi bir isteği olursa, eser siteden derhal kaldırılacaktır.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol